T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Türkiye’nin; İsrail’in Gazze’ye yönelik 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana sürdürdüğü soykırım politikasına karşı attığı adımları yer aldığı bilgi notu yayımladı.
Ayrıca, süreç içerisinde Türkiye’ye karşı ortaya atılan asılsız iddialara da verilen cevapların yer aldığı bülteni okuyucularımızın ve kamuoyunun takdirine sunuyoruz..
TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN MESELESİNDE ATTIĞI ADIMLAR
Türkiye, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve bilhassa Gazze’de devam eden soykırımı bağlamında çeşitli diplomatik, ticari, ekonomik ve siyasi adımlar atmıştır.
• 7 Ekim 2023 tarihinden sonra İsrail güçlerinin Filistin’e yönelik orantısız saldırılara başlaması ile Tel Aviv Büyükelçimiz istişareler için Ankara’ya çağrılmıştır.
• Saldırıların devam etmesi ve insani yardımların Gazze’ye girişine izin verilmemesi neticesinde İsrail’le ticaret ilk olarak 54 ürünü kapsayacak şekilde kısıtlanmış; İsrail saldırılarına devam etmesi ve insani yardımların girişine izin vermemesi neticesinde İsrail’le ticaretimiz tamamen durdurulmuştur.
Bu kapsamda, 2 Mayıs 2024 tarihinden bu yana ülkemizle İsrail arasında ticaret gerçekleşmemektedir. Türkiye bu konuda en somut ve en net adımı atan ülke olarak öne çıkmaktadır.
• Ağustos 2024’te, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açtığı
soykırım davasına müdahillik başvurusunda bulunulmuştur. Güney Afrika’nın davayı açmış olması Türkiye’nin taraf olmadığı anlamına gelmemektedir. İsrail’in saldırganlığının durdurulması için sağduyulu devletler eş güdüm içinde çalışmaktadır.
• 2024 yılı Kasım ayında ülkemizin öncülüğünde BM nezdinde başlatılan girişim ile İsrail’e silah transferinin yasaklanmasına yönelik mektup imzaya açılmış; toplamda 52 ülke (BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyelerinden RF ve ÇHC dahil) ve 2 uluslararası kuruluş tarafından imzalanan mektup, BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı’na ve BM Genel Kurul Başkanı’na tevdi edilmiştir. Ülkemiz, İsrail’e silah transferlerinin sona erdirilmesi yönünde çağrılarını ve bu konudaki diplomatik temaslarını sürdürmektedir.
• 11 Kasım 2023 tarihinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi (İİT-AL) Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde sekiz ülkeden (Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Katar, Filistin, Endonezya, Nijerya) müteşekkil İİT-AL Temas Grubu oluşturulmuştur (İİT ve AL Genel Sekreterleri de toplantılara katılmaktadır). Temas Grubu, Ottava, Londra, Paris, Oslo, Pekin, Moskova, Riyad, Vaşington, Amman ve Madrid’de ve BM (New York) ile AB (Brüksel) nezdinde girişimler düzenlemiştir.
• Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da çalışmalarına aktif olarak katıldığı Temas Grubu, İsrail’in
Filistin halkına yönelik soykırıma varan saldırılarına son vermek, uluslararası toplumu harekete geçirmek ve iki devletli çözüm temelinde adil ve kalıcı bir barışın hayata geçirilmesini sağlamak hedefiyle çalışmalar yürütmektedir.
• Bu çerçevede, ülkemizin ev sahipliğinde 11 Nisan 2025 tarihinde, Antalya Diplomasi Forumu öncesinde Antalya’da da Temas Grubu Toplantısı düzenlenmiştir.
• Türkiye, İİT-AL Temas Grubu üyeleri ile İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya’nın katılımıyla teşkil edilen Madrid Grubu’na da üyedir. Son olarak 25 Mayıs 2025 tarihinde düzenlenen Madrid Grubu toplantısına katılım sağlanmıştır.
• Ayrıca Türkiye, geniş katılımlı iki devletli çözümün uygulanması için “Küresel İttifak” toplantılarına iştirak etmektedir.
• “BM, Diğer Uluslararası Teşkilatlar ve Üçüncü Devletlerin İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki ve Bununla Bağlantılı Mevcudiyet ve Faaliyetleri Bağlamında İsrail’in Yükümlülükleri” konulu istişari görüş sürecinin sözlü beyan aşaması 28 Nisan-2 Mayıs 2025 tarihlerinde Uluslararası Adalet Divanı’nda (Lahey) gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin sözlü beyanı Bakan Yardımcısı Sayın Nuh Yılmaz tarafından 30 Nisan 2025 tarihinde sunulmuştur.
• Türkiye, 16 Temmuz 2025 tarihinde Bogota’da gerçekleştirilen Lahey Grubu toplantısına da katılmış; Gazze’de hesap verebilirlik ve uluslararası baskının artırılması çağrılarına destek vermiştir.
• Öte yandan Türkiye Filistin’e yönelik insanı yardımlarda da öne çıkan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’den Gazze’ye 100 bin tondan fazla insani yardım sevk edilmiştir.
• Filistin için başta eğitim ve sağlık hizmetlerinin sağlanması alanında olmak üzere vazgeçilemez bir role sahip olan BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) 2025 yılı için 10 milyon Dolar’lık gönüllü mali destek iletilmiştir.
• 2024 yılında UNRWA’ya yaptığımız gönüllü katkı ve Gazze bağlamında un bağışın toplam değeri 40 milyon Dolar’ı aşmıştır. Türkiye, Filistin halkının onurlu ve özgür bir geleceğe kavuşması için tüm diplomatik, hukuki ve insani imkanlarını seferber etmekte olup, bu çabalarını sürdürecektir.
• 28-30 Temmuz 2025 tarihlerinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş-başkanlıklarında düzenlenen “Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanması İçin Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans”a Türkiye’yi temsilen Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz iştirak etmiştir.
Türkiye, Konferans kapsamında kurulan sekiz çalışma grubundan birine (İki Devletli Çözümün Korunması Çalışma Grubu) eş-başkanlık etmesinden ötürü etkinliğin baş aktörlerinden biri olmuştur.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER FİLİSTİN TOPLANTISINDA VERİLEN MESAJLAR
• Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Nuh Yılmaz, Yuvarlak Masa Özet Oturumu’nda, Türkiye’nin İrlanda’yla birlikte başkanlığını yürüttüğü İki Devletli Çözümün Muhafazası Çalışma Grubu’nun çıktıları ve değerlendirmelerine dair, İsrail’in Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği tüm hukuka aykırı eylemlere karşı acilen harekete geçilmesi, hesap verilebilirliğin sağlanması ve iki Devletli vizyonun korunması gerektiğinin altını çizmen bir hitapta bulunmuştur.
• Tüm konuşmacıların söz aldığı Konferansın ana oturumunda ülkemiz adına ulusal beyanda bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Nuh Yılmaz, Gazze’de soykırımın durdurulması adına acilen kalıcı ateşkese ve kesintisiz insani yardım akışına ihtiyaç duyulduğunu, Gazze’nin geleceğinin Filistin halkının iradesiyle şekillenmesi gerektiğini, Türkiye’nin Gazze’nin yeniden imarını desteklemeye hazır olduğunu, ülkemizin bölgede kalıcı barış, istikrar ve güvenliğin kilidi olan iki devletli çözümün hayata geçirilmesine yönelik tüm kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesiyle mümkün olabileceğini vurgulamıştır.
• Bakan Yardımcısı Sayın Yılmaz, Gazze’de yaşanan insani felaket, özellikle son dönemde insani yardımların dağıtımında yaşanan insanlık ve hukuk dışı İsrail eylemlerine ve Gazze halkının açlıkla sınanmasına dikkat çekmiş; sorunun kaynağının İsrail işgali olduğunu ifadeyle, İsrail’in Gazze’nin tümünden çekilmesine yönelik Türkiye’nin beklentisinin bir kez daha altını çizmiştir.
• Bakan Yardımcısı Sayın Yılmaz, New York’da ayrıca, Konferans marjında Fransa’nın ev sahipliğinde düzenlenen “Gazze’nin Geleceği” başlıklı toplantıya (29 Temmuz 2025) katılarak, İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım suçunun durdurulması ve kalıcı ateşkesin, Gazze’ye kesintisiz insani yardım girişinin ve hesap verilebilirliğin sağlanması için uluslararası iş birliğinin önemini vurgulamıştır.
• Nuh Yılmaz, eş-başkanlıklarını Kolombiya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yürüttüğü Lahey Grubu’nun toplantısına (28 Temmuz 2025) da iştirak ederek, Türkiye’nin Filistin’e destek için attığı adımları özetlemiş, ayrıca, Lahey Grubu’nun 15-16 Temmuz 2025 tarihlerinde Bogota’da düzenlenen toplantısında ülkelerin katılımına açılan Bogota Ortak Açıklaması’na, kurumlararası inceleme sürecinin ardından 25 Temmuz tarihinde Türkiye’nin gerekli şerhlerle katılmaya karar verdiğini bildirmiştir. Nitekim bu tür deklarasyonların imza altına alınmasından önce çeşitli iç hukuk mekanizmalarından kararlar alınması ve bazı düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
“TÜRKİYE, HAMAS’IN REHİNELERİ SERBEST BIRAKMASINI İSTEDİ” İDDİASI
Bu iddia doğru değildir. 8. Maddede Hamas’ın rehineleri serbest bırakması gerektiği ifade edilirken, bu adım aynı paragrafta ateşkes anlaşmasıyla birlikte zikredilmektedir.
“Mısır, Katar ve ABD’nin tarafları çatışmalara kalıcı şekilde son verecek, tüm rehinelerin serbest kalacağı, Filistinli mahkumların bunun karşısında değişileceği, tüm naaşların iade edileceği, İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekileceği ateşkes anlaşmasının tüm aşamalarının uygulanmasına yönelik çabalarına destek ifade edilmekte ve “bu çerçevede” Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakması gerektiği belirtilmektedir. Bu beklenti, mevcut müzakerelerin de parçasıdır.
“TÜRKİYE, HAMAS’IN SİLAHSIZLANDIRILMASINI İSTEDİ” İDDİASI
Bu iddia da doğru değildir. 11. Maddede Hamas’ın Gazze’de yönetimini sona erdirmesi ve silahlarını Filistin Yönetimi’ne uluslararası angajman ve destekle, egemen ve bağımsız Filistin Devleti hedefi uyarınca devretmesi istenmektedir.
Türkiye’nin girişimiyle, daha önce silahsızlanma (disarm) ifadesi de yer almakla birlikte, bu ifade hem bildiri metninden hem de ekten çıkartılmış; ayrıca, Hamas’ın silahları devretmesi egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması hedefiyle bağlantılandırılmıştır.
Bu konudaki Türkiye’nin görüşleri yaptığı beyanla ayrıca kayda da geçirilmiştir: “Türkiye uzun yıllara dayanan İsrail sicili temelinde, Filistinli silahlı grupların silahlarını teslim etmelerinin, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve kesintisiz bir Filistin devleti kurulmasına ya da uzlaşı süreci kapsamında Filistinli gruplar arasında varılacak bir anlaşmaya sıkı şekilde bağlı olması gerektiği görüşündedir. Ancak uluslararası toplumun birliğini korumak amacıyla bir kez daha sessizliği bozmadık. Endişemizin üye devletler tarafından ilişkilerinde ve gelecekteki süreçlerde dikkate alınmasını umuyoruz.”
Bundan Sonraki Süreç Nasıl İşleyecek?
2025 Eylül ayında 80. BM Genel Kurulu sırasında aynı konuda Devlet Başkanı seviyesinde bir toplantı düzenlenmesi ve bazı ülkelerin Filistin’i tanıdıklarını açıklamaları beklenmektedir.
Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan davanın ilerlemesi, Uluslararası Ceza Mahkemesinde İsrail Başbakanı Netenyahu ve eski Savunma Bakanı Golant hakkında verilen tutuklama kararlarının uygulanması için diplomatik temasların sürdürülmesi ve taraf devletlere uluslararası hukuka uymaya çağrılmasının da sürdürülmesi önem taşımaktadır.
